“Televizyon ve tabletin miyopiyi veya astigmatı arttırdığına dair bilimsel verimiz yok” – Aydın Denge Gazetesi
tvDEN ekranlarında yayınlanan Hazal Bayık’ın sunduğu Sağlık Vakti programının konuğu Özel Medin ova Hastanesi Operatör Göz Hekimi, Retina Cerrahisi Uzmanı Operatör Doktor Hakkı Özgür Konya oldu. Göz hastalıkları hakkında bilgi veren Operatör Doktor Hakkı Özgür Konya, “Bilimsel olarak televizyon ve tabletin miyopiyi veya astigmatı arttırdığına dair bilimsel verimiz yok” dedi.
Göz sağlığı hakkında bilgi veren Operatör Doktor Hakkı Özgür Konya, çocuk göz sağlığı için şunları söyledi: “Bebeklerde yeni doğan muayenesi özellikle önemli olmaktadır. Normal zamanında doğmuş bebeklerde doğumdan 6 hafta sonra muayenelerini yapmaktayız. Prematüre doğan bebeklerde çok hassas bir durum olmaktadır. Doğdukları andan itibaren yoğun bakımda olduklarından yoğun bakım çocuk doktoruyla birlikte retina ile ilgilenen göz hekimleri tarafından muayene edilmelidirler. Çocuklarda da cerrahi müdahale esas olmaktadır. 4-7 gün içerisinde ameliyata bağlı olan kısıtlamalardan kurtulmaktadır. Yaklaşık 20 gün içerisinde hayatına devam etmektedir. Çocuklar zaten göz numaraları yüksek doğuyorlar. Biz bunun 7 yaşına kadar sıfırlanmasını bekliyoruz. Önemli olan iki göz arasında numara farkının olmamasıdır. Şaşılığı genetik bir hastalık olarak kabul etmiyoruz. Göz kaslarının farklı çalışması, aşırı çalışması veya sinir felcine bağlı olabileceği gibi göz numaralarının yüksek olması nedeniyle gelişen bir durumdur. Gözlük muayenesi çok çok önemlidir. Doğru numaraların tespit edilmesi ve çocuğa reçete edilmesi gerekir. Şaşılıkların çok büyük bir kısmını cerrahi müdahale olmadan bu şekilde tedavi edebilmekteyiz. Tablet ve telefonlardaki mavi ışığın gözü yorduğu, kuruluk yaptığı, baş ağrısı yaptığı, uyku düzensizliği ve hiperaktivite, dikkat eksikliği sendromuna yol açtığı çok açıktır. Fakat bilimsel olarak televizyon ve tabletin miyopiyi veya astigmatı arttırdığına dair bilimsel verimiz yok. Şuna dair bir bilimsel verimiz var. Çocukların dışarda güneş ışığı altında olmayıp karanlık ortamda evin içinde olmaları miyopiyi arttırdığı ispat edildi. Gün içinde güneşe ve doğal ışığa maruz kalmanın retina gelişiminin ve miyopinin gelişmesine engel olduğu gerçektir”
“GÜNÜMÜZDE RETİNA NAKLİ MAALESEF MÜMKÜN DEĞİL”
Retina ve göz nakli hakkında bilgi veren Konya, “Retina cerrahisi uzmanlığı, göz hastalıklarında başlı başına bir uzmanlık alanı olmakla birlikte göz tansiyonu, gözün ön kısmı ve retina ağsı tabakanın hastalıkları ve bu hastalıklarda oluşabilecek cerrahi müdahaleyi yapan ameliyat hekimidir. Göz nakli ve retina nakli, görme yetisini yitirmiş iş kazası ya da genetik retina hastalığı olan bireyler olmak istiyor. Günümüzde retina nakli maalesef mümkün değil. Retina bir sınır dokusudur. Sınır nakli dokusu ülkemizde mevcut değildir. Hiçbir ülkede, hiçbir teknolojide, hiçbir laboratuvarda başarılabilmiş durumda değil. Göz nakli denilen şey ise gözün ön kısmında bulunan saat camı gibi olan korneanın değişmesidir. Yaşla ilgili, kazayla delinmiş olabilir, katarakt ameliyatı esnasında lazerin gücüne dayanamayıp korneanın bozulmuş olmasıyla ilgili olabilir. Buna bağlı olarak korneayı alıp tam ya da yarım kat olarak yerine yeni kornea dokusunun yerleştirilmesidir. Günümüzde tüm gözün veya retinanın nakli mümkün değildir. Retinası zarar görmüş bir kişi tedavi edilmezse sonucu sınır dokunun harap olması sonucu körlüktür. Retinası bozuk olan bir kişide beslenmesi bozulmadıysa sadece yırtık varsa lazer uygulaması, sadece kanama varsa enjeksiyon uygulaması yapılabilir. Yırtılmış, yerinden ayrılmış, gözün içerisinde çok yoğun bir kanama var ise kan ve kanın içerisindeki hemoglobin dediğimiz doku bileşeninin retina dokusuna zarar verebileceği gibi onu boşaltmamız gerekir. Özel yöntemlerle yırtılan retinanın yerine yapıştırılması gerekmektedir. Yoksa retina oturduğu yerden ayrıldığında beslenmediği için büzüşüp, kısalıp birbirine yapışmaktadır. Buna bağlı olarak da ışık alıp beyine iletme özelliğini kaybetmektedir. Bu da körlük demektir. Şeker hastalığı, tansiyona bağlı olan retina damar tıkanıklığı, şeker hastalığına bağlı göz içi kanama, sarı nokta hastalığına bağlı kanama, travmaya bağlı olarak retinal yırtıklar bu durumlara neden olabilir” diye konuştu.
Göz hastalıklarının çeşitlerinden bahseden Konya, “Göz tansiyonu genel olarak 40 yaşından sonra oluşmakla birlikte doğuştan da olabilir. Hastalar kendilerinde bir şikâyet olmadan bize başvurabilmekle birlikte rutin müdahale sırasında karşılaşılabilmekle birlikte genel muayenelerini yaptırmamış kişilerin ilerleyen seviyelerde görme kaybı ile karşımıza gelmektedirler. Göz tansiyonu bu açıdan önemlidir. Yıllık kontrollerin önemini bize yansıtmaktadır. Başa vuran göz arkası ve göz üstü ağrısı, baskı hissi gibi belirtileri vardır. Şeker hastalığına bağlı tedavi edilmemiş göz tansiyonu oluşumu, kataraktın zamanında tedavi edilmemesi nedeniyle oluşabilecek göz tansiyonu gibi durumlarımızda mevcuttur. Tedavi sürecinde cerrahi işlem gerekmiyorsa damla tedavisine 3 ayda bir kontrol ile başlıyoruz. Bu süreçte göz tansiyonu kontrolden çıkarsa ek ilaç ekleme tedavisine başvurabiliyoruz. Katarakt ise bütün insanlarda doğduğumuzda gözümüzün içerisinde olan şeffaf lens dediğimiz tabakanın yaşlılıkla birlikte içerisinde metabolik artıkların birikmesiyle oluşur. Anne karnında geçirilmiş hastalıklar ve genetik hastalıklar sebep olabilir. Tek tedavisi cerrahi müdahaledir. Kişini göz yapısına, şeker ya da tansiyon hastası olup olmadığına bağlıdır. Kataraktta cerrahi başarıyı kanıtlayan en önemli ve en hassas konu katarakt geliştiğinde hastanın bekle süresidir. Cerrahiyi geciktirmek hem dokuların iyileşmesini hem müdahale esnasında gelişebilecek sıkıntıları arttırmaktadır. Tedavi edilmezse gözü kapatarak sadece ışığı seçtiği duruma gelebilir. Sarı nokta gibi hastalıklarda bazı besinlerden alamayacağımız miktarda mineral ve antioksidan maddeleri de almamız gerekiyor. Bunları ancak dış ortamda birleştirilmiş vitamin, mineral ve antioksidan denilen haplar sayesinde alabiliriz. Gerekli hastalarımızda mitronükrisyon dediğimiz takviyeleri almalarını, yeşil yapraklı sebze ile beslenmelerini öneriyoruz. Sigara içmemeleri gerektiğini öneriyoruz. Retina, sarı nokta ve kuru göz hastalıklarında sigara en önemli etkendir. Havuçta a vitamini öncülüğü olduğu için havuç, yeşil yapraklı sebzeler ve kırmızı yapraklı sebzeler yemelerini tavsiye ediyoruz.” Dedi.
“KORONA VİRÜS GÖZÜ BESLEYEN DAMARLARA ZARAR VERMİŞ OLABİLİR”
Korona virüsün göz sağlığı üzerindeki etkisinden bahseden Konya, “ Korona virüsün tüm vücudumuzdaki damarların iç duvarlarını harap ettiğini biliyoruz. Bu da hücrelerimize oksijen girmesini, besinleri yakıp atıklara dönüşmesinin bozulduğunu gösteriyor. Tüm vücudumuzda bir oksijensiz kalma, çalışmama veya fonksiyonu yerine getirmeme gibi durumları ortaya çıkardı. Özellikle beyin sisi denilen bir durum ortaya çıktığını, düşünmede eksiklik ortaya çıktı. Beyin sisine bağlı olarak görmede bozukluk olabilir. Şuanda saptadığımız koronaya bağlı numaralarda değişme, göz içerisinde bir hastalık oluşma durumu yok. Özellikle ağır korona geçirmiş, kortizon tedavisi görmüş hastalarımıza katarakt ameliyatı uyguladığımızda iyileşme süresinin uzadığını görüyoruz. Ben bunu korona virüsün gözü besleyen damarlara zarar vermesine bağlıyorum açıkçası” dedi.
Göz sağlığı hakkında bilgi veren Konya, göz estetiği hakkında şu ifadeleri kullandı: “Göz estetiği, alt ve üst göz kapaklarında, göz çevresi dokularında yağ dokularının azalması, elastikiyeti sağlayan bağlarımızın ve kolajen dediğimiz doku iplerinin gevşemesine bağlı sarkmalar, kapaklarda aşağıya doğru gelmeler, gözaltlarımızda morarmalar görebiliyoruz. Bunların genel olarak işlemlerine diyoruz. Estetiği uygulama yaşları azaldı. Mezoterapi, prp dediğimiz veya botoks uygulamaları ile karşılaşabilmekteyiz. Kazayağı, alında oluşan çizgilerin hiç oluşmaması için 20’li yaşların ortasından itibaren botoksu olan veya çok güneş altında kalanlarda güneş maruziyetine bağlı cilt altı dokularının kalitesini arttırmak isteyen insanlarımız başvurmaya başladılar. Bunlar geçici işlemlerdir. Fransız askısı dediğimiz iplerler saç içine, kulak arkasına veya çene altına hatlardan geçirerek sakladığımız işlemlerle yüzün tamamına yaptığımız kaldırma, askılama ve şekil verme işlemleridir. Üst göz kapağının iyileşmesi çok daha kısa sürmektedir. İnce ve iyi beslenen bir doku olmakla birlikte 4 gün içerisinde normal hayata devam edilebilmekte. Alt göz kapağı ameliyatı biraz daha beslenmesi zor bir alan ve hareketli bir alan olduğu için iyileşme süresi daha uzun sürebiliyor. Yaklaşık 20 gün 1 ay içerisinde iyileşmesini bekliyoruz. 7 gün boyunca güneşe maruz kalmamalarını, minimal su teması ve ağır spor yapılmamasını öneriyoruz. Her göz kapağı düşüklüğü aynı değildir. Doğuştan çocuklarda olan göz kapaklığı düşüklüğüne biz pitoz diyoruz. Mutlak cerrahi müdahale gerektirmektedir. Gözaltı morluğu ve torbalarında mezoterapi ya da örümcek ağı denilen iplerle kalınlaştırma ve parlaklık artışı yapıyoruz. Gözde arpacık kirpik diplerinde bulunan yağ bezelerinde gelişen mikrobun ilerlemiş halidir. Ağrılı bir şekilde ortaya çıkar. Antibiyotik ve damlalar ile tedavi etmeye çalışırız. İyileşmez ve şekil olarak bozulmaya neden olacaksa cerrahi müdahaleye başvururuz. Olmaması için kirpik diplerimizi temizlemeliyiz” (ORKİDE ÜLKER)
Linkler |